Gülse Birsel’in Dedesinin Kim Olduğuna İnanamayacaksınız! Meğer Meşhur Fotoğrafta O da Varmış!

Gülse Birsel’in ailesinin Cumhuriyet kutlamalarının sembol fotoğraflarından birinde izi olduğunu biliyor musunuz? İşte Gülse Birsel’in ailesinin Uşak’ta geçen Kurtuluş Savaşı günleri…

Ünlü oyuncu ve senarist Gülse Birsel’in hep “Beyaz Türk” olduğu düşünülür. Nişantaşı’nda büyümesinin ve ABD’de okumasının etkisiyle Gülse Birsel hakkında hep “ülkeden kopuk” bir insan olduğu imajı çizildi. Oysa Türkiye’den kopuk ve bir fanusta yaşayan insan Avrupa Yakası’nı nasıl yazabilirdi?

Gülse Birsel de gün geldi bu sözlere isyan etti ve “Uşaklı bir ailenin hikayesi.. Benim ailemin…” yazısında ailesinin enteresan geçmişine yer verdi. Gülse Birsel’in dedesinin kim olduğuna çok şaşıracaksınız!

Ailesi Sembol Oldu!

Gülse Birsel’in babası Uşaklı, bunu da zaman zaman dile getiriyor. Anlatmadığı şey ise Cumhuriyet Bayramı ile ilgili sembol haline gelen bir fotoğrafta onun ailesinin de yer alması! “Cumhuriyet’i biz böyle kazandık” pankartının yer aldığı meşhur fotoğraf 1933 yılında Uşak’ta çekilmiş. Yoksul ve bayramı ancak bu beze yazdıkları sloganla kutlayabilen insanlar, 90 yıl sonrasına bile tüyleri diken diken eden bir hatırayı bırakmayı başarmış!

Fotoğrafın Gülse Birsel’le ilgili olan kısmı ise, o fotoğraftaki siyah ceketli ve kravatlı adamın babasının kuzeni olması! Babasının kuzeni Kazım Kabalak, o zaman Kütahya’ya bağlı bir ilçe olan Uşak’ın belediye başkanıymış. Yıllarca kimsenin görmediği fotoğrafı Gülse Birsel’in babası 1990’lı yıllarda evde bulmuş! Kamil Kabalak’ın oğluna gönderilen fotoğraf oradan da Genelkurmay Başkanlığı arşivine girmiş ve bugünlere ulaşmış.

Dedesi Büyük Bir Kahraman!

Gülse Birsel’in dedesi ise “Mücahit Asım” lakaplı, Kurtuluş Savaşı’nda 4 madalya alan bir kahramanmış! O zamanlar bu lakap Kurtuluş Savaşı’na katılanlara verilirmiş, Gülse Birsel’in deyimiyle “Cihat kelimesinin şimdi Ortadoğu’da olduğu gibi üzerine bomba bağlayıp masum insanların ortasında patlatmak için kullanılmadığı, bu vatanın bağımsızlığı için mertçe savaşmayı ifade ettiği yıllar” yaşanmış. Dedesinin 33 kurşun deliği olan pelerini de savaş anısı olarak Tarih Kurumu’ndaymış.

“Çikolata değil kurşun yediler!”

Gülse Birsel, kendisine “Beyaz Türk” diyenlere çok kızdığı için anlattığı bu öyküyü, “Savaşta ailelerimiz düşmanla işbirliği yapıp Paris’te beyaz çikolata yemiyordu. Kurşun yiyorlardı!” diyerek bitiriyor. Annesinin babasının da savaşta açlıktan ölmek üzereyken tek mısır koçanıyla hayatta kaldığını söylüyor ve ekliyor: “İşte Cumhuriyet’i böyle kazandık“!